- Blog
- Okunma Sayısı: 3.923
Düşük Viskozite Anlamı Nedir?
-
- Viskozite değişimini etkileyen birçok faktör bulunur.
- Yağlayıcının viskozitesi karışıma eklenen bir sıvı veya gaz yoluyla değişebilir.
- Kütle değişimi düşük viskozite tanımını en iyi anlatan ifadelerden biridir.
- Termal kırılma viskozite değişimini tetikleyen durumlardan biridir.
Sonuç olarak düşük viskozite değişmediğinde zaman haklı olarak viskozitenin değişmesine etki eden birçok faktörün muhtemelen var olmadığı sonucuna varabilirsiniz. Bu kesinlikle iyi bir durumdur.
Tahmini okuma süresi 8 dakika
İçindekiler
Ancak viskozitenin açık bir açıklama veya uyarı olmaksızın aniden hareket etmesi de o kadar da iyi olmayan bir durum olarak bilinir. Peki bu kavram nereden geliyor ve neden ortaya çıktı? Gelin düşük viskozite oluşumunun olası birçok nedenini birlikte inceleyelim.
” Viskozite, değişimi teşvik eden zorlayıcı bir olaya veya koşul olmadan değişmez “
Viskozite Yapısını Etkileyen Faktörler
Yazımızın başında da anlattığımız gibi düşük viskozite oluşumuna neden olan birçok faktörden söz etmek mümkündür. Bunların başında toplu ekleme, toplu kaldırma, kitle değişimi, örnekleme ve test hataları gelir. Yazımızın devamında bu olası viskozite değişim faktörlerini daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Düşük Viskozite; Toplu Ekleme
Yağlayıcının viskozitesi, karışıma düşük viskozite yapısına sahip bir sıvı veya çözünmüş gaz eklenerek inceltilebilir veya azaltılabilir. Bu tipteki bir harmanlama genellikle formülatörler ve harmanlama tesisleri tarafından gerçekleştirilir. İşlemin amacı ise yüksek viskoziteli bir yağı, markalı bir ürünün hedef viskozite derecesine getirmektir.
Bu durum, tesis veya saha ekipmanlarında seyreltme yoluyla viskoziteyi düşüren makyaj sıvısı olarak yanlışlıkla düşük viskozite yapısındaki bir yağlayıcının kullanılmasıyla meydana gelebilir.
Ayrıca belirli yapıdaki bir yağlayıcı olmayan maddeler kullanımda olan sıvıyı kirlettiğinde de benzer bir sonuç ortaya çıkar. Bu tür kirleticilere örnek olarak doğal gaz, çözücüler, dizel yakıt, yağ gidericiler, proses kimyasalları ve soğutucular gösterilebilir.
Düşük Viskozite; Toplu Kaldırma
Bir yağlayıcıdan yüksek moleküler ağırlığa sahip süspansiyonların seçilerek uzaklaştırılması çok daha az kullanılan bir uygulamadır. Ancak yine de akla yatkın olduğundan tercih edilebilir. Bu işlem sırasında karışımın dengesi bozulacağından viskozite kaybı yani düşük viskozite ortaya çıkar. Aşağıda bu işlemin nasıl gerçekleşebileceğine dair birkaç örnek yer alır.
VI İyileştiricisinin Kaybı
Birçok yağlayıcının formülasyonunda aşağıda bulunan yüksek moleküler ağırlıklı polimer katkı maddeleri kullanılır. Bu maddeler yardımıyla çözünmezlik meydana gelebilir.
- Çok düşük sıcaklıklara maruz kalma yoluyla çözünmezlik.
- Uyumsuz bir baz yağ ile karıştırıldığında (Örneğin olefin kopolimerleri gibi) çözünmezlik.
- Mekanik filtrasyon (yüksek sıcaklıklarda bazı VII’lerin son derece ince filtreleri tıkayabildiği söylenir.) yoluyla çözünmezlik.
Kirlilik Kaybı
Başlangıç aşamasında yüksek viskoziteye sahip olan birçok kirletici ve yumuşak safsızlık etkisi daha sonra uzaklaştırılabilir. Bu da düşük viskozite oluşumuna yani viskozitenin gözle görülür bir şekilde düşmesine neden olur.
Bu düşüşe neden olan faktörleri mumsu süspansiyonlar, çamur, oksitte çözünmeyen maddeler, ayrışmış katkı maddeleri, kurum ve jeller olarak sıralayabiliriz. Söz konusu bu safsızlıklar, soğuk / sıcaklık acizliği, dağılma kaybı, kimyasal pıhtılaşma veya suyla yıkama nedeniyle yağdan ayrılabilir veya katmanlaşabilir.
Düşük viskozite ayırma, depolama, santrifüjleme veya filtrasyon sırasında meydana gelebilir. Ancak diğer durumlarda tanklarda basitçe çamur bölgeleri oluşturabilir. Tortu, vernik veya rezervuar küvet halkları oluşturmak üzere salınabilir.
Kitle Değişimi
Kütle değişimi düşük viskozite okumasının muhtemelen en yaygın açıklamasıdır. Ek olarak çok sayıda mekanik, elektriksel ve kimyasal nedenlerden dolayı da meydana gelebilir. Bir yağın viskozitesi, harmanlanmış molekül popülasyonunun ortalama moleküler ağırlığı olarak adlandırılabilir.
Bu nedenle de büyük moleküller çok sayıda küçük moleküle bölündüğünde viskozite azalacaktır. Böylece karşımıza birçok farklı olasılık çıkacaktır. Gelin bu olasılıkları birlikte inceleyelim.
VI İyileştirici Yamultma
Bazı VII’ler bir milyondan faz değişen moleküler ağırlığa sahiptir. Bir makine içinde mekanik kesmeye maruz kaldıktan sonra, söz konusu bu VII’lerin ortalama MW’si 50.000 veya daha azına düşebilir.
Kısacası bu yağlayıcılar VII’nin kalitesinden, yağdaki konsantrasyonundan, yağın çalışma sıcaklığından ve kesme hızından etkilenir. Yüksek sıcaklık, VII molekülünü şişirecek ve onu kesmeye karşı daha savunmasın hale getirecektir.
Elektriksel Bölünme
Yanlış topraklanmış elektrik motorları/jeneratörler, kaynak faaliyetleri ve elektrostatik boşalma gibi çeşitli nedenlerle elektrik arkı oluşabilir. Bu yüksek sıcaklık olayları, gaz oluşumuna (yağın içine salınmasına) neden olan molekülleri kırabilir. Bu viskozite kaybına neden olabilir böylece düşük viskozite meydana gelir.
Termal Kırılma
Yüksek yerel sıcaklıklara maruz kalan yağlar, yağ moleküllerini ve viskoziteyi önemli ölçüde azaltarak giderek daha küçük parçalara ayırabilir. Bu duruma en yakın örnekler, mikro dizel, sıcak noktalar, yüksek Watt yoğunluklu ısıtıcı elemanlar ve yakın fırınlardır.
Gama Radyasyonu
Yüksek dozda gama radyasyonuna uzun süre maruz kalmak yağın yapısında moleküler bölünmeye ve viskozite kaybına neden olabilir. Bunun gibi durumlarda düşük viskozite durumunu kaçınılmaz olarak gözlemleyebiliriz. Risk nükleer santrallerle sınırlıdır ve genellikle de nadir bir olaydır.
Hidroliz
Bir takım ester tipi sentetik yağlayıcılar, ısıdan ve su kirliliklerinden etkilenerek hidrolize olabilir. Yüksek riske sahip yağlayıcılar arasında fosfat esterleri, diesterler ve poliol esterler bulunur.
Hidrolizin oluşmasına neden olan bazı durumlar vardır. Hidroliz çoğu zaman, asitler ve alkoller başta olmak üzere, düşük moleküler ağırlığa sahiptir. Bu yan ürünleri oluşturan 90 °C’ye kadar düşen sıcaklıklarda meydana gelir.
Bir takım PAO sentetikleri ve yüksek kaliteye sahip mineral yağları, katkı çözünürlüğünü daha iyi bir duruma getirebilir. Bunun için sızdırmazlık bütünlemesini kontrol edebilmek için diesterler ile formüle edilebilir. Bu durumda da düşük viskozite yapısına sahip olan diesterler için en yüksek hidroliz riskine sahip olduklarını net bir şekilde ifade edebiliriz.
Düşük Viskozite Örnekleme ve Test Hataları
Elbette ki düşük viskozite alarmını tetikleyebilecek çeşitli yollar vardır. Bunları makinelerden yanlış numune almak veya numune şişelerinin yanlış etiketlenmesi şeklinde örneklendirebiliriz. Numuneler laboratuvara ulaştığında ve işleme için yanlış bir şekilde günlüğe kaydedildiğinde benzer hatalar meydana gelebilir.
Aynı zamanda da numune hazırlama, viskozimetre çalışması veya kalibrasyon dışı viskozimetre hataları, yanlış bildirilen düşük viskozite ölçümlerine yol açabilir. Bazı durumlarda ise sorun, trend olarak kullanılan hizmet içi yağın aksine yeni kullanılan yağın yanlış seçilmesidir. Buna örnek olarak yanlış ölçülen yani yağ viskozitesi çok yüksek olabilir.
Düşük viskozite okumasını nedenini doğrulamanın en iyi yolu, diğer yağ analizi verilerine bakmaktır. Veya sorunu izole etmek amacıyla tasarlanmış olan istisna testlerini yapmaktır. Şüpheli nedenlere de bağlı olarak, bu amaç için farklı birçok doğrulayıcı testlere başvurulabilir.
Ani bir şekilde arıza yapan makinelerde de olduğu gibi problem, viskozite okumalarının kök neden analizi (RCA) de aynı derecede önemli olabilir. Bu durumda düşük viskozite oluşumunun tekrar oluşmasını önlemek için altta yatan nedeni bulup düzeltebilmek adına “tekrarlayan neden” sorusunu sormalısınız.